22 Ağustos 2010 Pazar

Bursaspor Maçı ve Gidişat (!)




gidişat iyi değil. kısa ve net.

ne tribündeki bizler, ne saha içindeki futbolcular, ne de kulübedeki teknik heyetimiz mutlu ! bir sorun var diyemiyorum çünkü bir çok sorun var ve ben hangisinden başlayacağımı bile bilmiyorum.

bursa maçıyla başlayalım ; takımdaki birtakım sıkıntılara rağmen (sakatlar, durumu belirsizler, bir türlü gelmeyen transfler ve konsantrasyon eksikliği) ilk devre kötü oynadığımızı düşünmüyorum. gol yememize rağmen top sürekli bizdeydi, hücum organizasyonlarımız fena değildi, yalnız kurduğumuz baskı sonucunda çok adamla ilerde kalınca geride pozisyonlar vermemizde kaçınılmaz oldu. bunu anlayışla karşılamak lazım. ikinci yarı ise ilk yarı tüm enerjisini harcamış bir galatasaray vardı , bu yüzden olacak ki pozisyon üretmekte ilk devreye oranla çok zorlandık. buna bir de basiretsizliğimiz eklenince gol atmamız iyice zorlaştı. bursaspor maç boyu yaptığı katı savunma ve kontra ataklarla maçın sonlarına doğru gücü de tükenmiş galatasarayı gafil avladı ve şansında yardımıyla 2-0'ı yakalayıp net bir skorla cehennemden mutlu ayrıldı. eğer yanlış bilmiyorsam tam 15 yıl sonra ali sami yende galibiyet gördüler. dile kolay !

tüm bu görüntü ışığında takımın yetersiz olduğunu söylemek pek yanlış olmaz. hakan balta, ali turan ve mustafa sarp galatasaray takımında ancak rotasyon içinde yararlanılabilecek kapasitede oyuncular, yani bu halleriyle ilk 11 oyuncuları olmalarına denilebilecek tek söz ; takdir-i ilahi ! bir de işin barış özbek yanı var. kendisi geldiği ilk zamanlarda yerli gattuso (!) olarak adlandırılıyordu. bununla ilgili bir yazıyı galatasaray dergisinin eski bir sayısında bulmak bile mümkün. neyse. gattuso'yu nasıl biliriz ? mücadeleci ve sert. yani gattuso hakkında '' ulan ne pas attı be , oha gole bak '' gibisinden övgü dolu sözler duymanız pek olası değildir. gattuso rakibi bozar ve topu kaptığında en yakın arkadaşına verir. adam sadece bu kadar. bu kadar ama işini öyle bir yapıyor ki ondan daha fazlasını beklemiyorsunuz. dönelim bizim barış'a. aslında adama biraz üzülüyorum zira bir türlü nerde oynadığı çözülemedi. sağ kanatta ve orta sahanın ortasında sürekli mekik dokudu. kalli döneminde sağ bek oynadığı bile görüldü (!) o yüzden ben bu adamdan ne beklendiğini ve hangi amaçla sahaya sürüldüğünü çok merak ediyorum. burdan hareketle kendisi hakkında özel de bir yazı yazmakta farz oldu sanırım.


tekrar galatasarayın durumuna dönecek olursak an itibariyle acil bir kaç galibiyete ihtiyacımız var. bu bağlamda 26 ağustos perşembe günü oynayacağımız karpaty lviv maçı büyük bir önem taşıyor. orda alacağımız bir galibiyet ya da beraberlikle tur atlamak bozulan moralleri biraz olsun düzeltir ve eskişehir deplasmanında çıkarılacak bir galibiyet geleceğe umutla bakmamızı sağlar.

dip not ; evet ben optimist biriyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder